Bir çoğumuzun kendi çocuklarımıza veya öğrencilerimize karşı yanlış tutumumuza bir örnek

Arabanın Motoru Gaz, Çocuğu Laf Boğar
Diyelim ki direksiyona geçtiniz, anahtarı çevirdiniz, motor çalışmadı. Defalarca denemezsiniz; ya kaputu açıp bakarsınız ya da bir tamirci çağırırsınız; yani arabanın çalışmama nedenini araştırırsınız.

Eğer üst üste anahtarı çevirip gaza basarsanız, motoru gaz boğar. Bence benzer şekilde sürekli “Çalış oğlum, çalış kızım” veya “Dik dur evladım” dediğimiz zaman da çocuklarımızı laf boğuyor.

Bir reçete hastalığınızın belirtilerini gidermiyorsa, o reçeteyi yıllarca kullanmazsınız, değiştirirsiniz; en azından değiştirmeye çalışırsınız. Ancak çevremizdeki insanlara, çocuklarımıza, iş yerlerinde elemanlarımıza, pratikte işe yaramayan emirlerimizi, önerilerimizi, hayat boyunca tekrarlayıp duruyoruz. Acaba onlarla yüz göz mü oluyoruz?

Bir söz vardır, “Aç bırakma hırsız olur, çok söyleme yüzsüz olur” denir. Acaba, özellikle evlerimizdeki çocuklarımıza sürekli “Onu yap, bunu yapma” diyerek onlarla yüz göz mü oluyoruz? Acaba, giderek işitilmeyen tren seslerine mi benziyoruz?

Sokaklarımızla, evlerimizle, sürekli ağlayan, isteklerini ağlayarak ifade etmeyi alışkanlık haline getirmiş çocuklara ne yazık ki sıklıkla rastlıyoruz. Eğer çocuk isteklerini ağlayarak ifade ediyorsa veya istediği şey yapılmadığında hemen ağlamaya başlıyorsa, bu çocuğa ‘şımarık’ demek yanlıştır. ‘şımartılmış’ demek de yanlıştır. Çocuğun söz konusu davranışı, anne babanın yanlış pekiştirmesi (ödüllendirmesi) yoluyla ortaya çıkmıştır ve çocuğun sürekli ağlamasının nedeni anne baba tarafından yanlış yorumlanmaktadır. Bu çocuklar genelde sussunlar diye istedikleri yapılır; anne baba onların istediklerini yaparak susmalarını sağlamış gibi gözükür. Oysa ağladıklarında istediklerini yaparak onların ağlamalarını pekiştirmiş olurlar.

İnsanların davranışlarının nedenini araştırmak, zaman zaman olayları mantığa bürümemize yol açabilir; ancak, neden araştırmanın çoğunlukla bizi gerçeğe yaklaştıracağını, işlevsel olacağını düşünüyorum.